SPOR YAPMANIN 40 NEDENİ
1.Fiziksel performansınızı geliştirir.
2.Kalp rahatsızlığı riskini azaltır.
3.Oksijen kapasitenizi arttırır. 4.Yüksek tansiyon riskini veya ilerlemesini azaltır.
5.Kalp - damar dolaşımını geliştirir.
6.Kalbinizin bir atımda vücuda pompaladığı kan miktarını artırır.
7.Akciğer kapasitenizi arttırarak, oksijenin akciğerlerden kana geçebilme kabiliyetini arttırır.
8.Kalbinizin daha verimli pompalama işlevini yapmasını sağlar
9.Çok çeşitli sebeplere bağlı baş ağrılarından kurtulmanızı sağlar.
10.Sıcaklığa karşı tahammülünüzü artırır.
11.Endişe ve kuruntularınızı azaltır.
12.Streslerden korunmaya ve kurtulmaya yardımcı olur.
13.Vücudun üst solunum yolları enfeksiyonuna karşı direncini artırır.
14.Şeker hastalığınızın gelişme riskini azaltır.
15.Sigarayı bırakmanıza yardımcı olur.
16.Eklem rahatsızlıklarından dolayı, eklemlerin bozulma oranını yavaşlatır.
17.Yaralanmalara karşı korunmayı sağlar.
18.Kabızlıktan kurtulmanıza yardımcı olur.
19.Soğuk ortamlara çabuk adapte olma kabiliyetinizi artırır.
20.Bel ağrılarının hafiflemesine ve kurtulmanıza yardımcı olur.
21.Kemik erimesi hastalığı riskinin gelişmesini azaltır.
22.Zihinsel uyanıklılığınızı artırır.
23.Kilonuzu korumanıza veya kilo kaybetmenize yardımcı olur. Sadece diyet yaparak değil.
24.Yaratıcılık gücünüzün artmasına yardımcı olur.
25.Sağlık harcamalarının ve ilaç kullanımının azalmasına yardımcı olur.
26.Yabancı madde kullanımı ile mücadeleye yardımcı olur.
27.Fazla kalorilerin yakılmasına yardımcı olur.
28.Denge ve koordinasyonunuzun gelişmesine yardımcı olur.
29.Kolay ve iyi uyumanıza yardımcı olur.
30.Kemiklerinizin kırılmalara karşı direncini ve yoğunluğunu artırır. .
31.Vücudunuzun dik durmasının gelişmesini sağlar.
32.Solunum sistemindeki kasların gücünün ve dayanıklılığın artmasını sağlar.
33.İyi bir fiziksel görünüş sağlar.
34.Kendinize olan güven duygunuzu arttırır.
35.Rahat olmanıza yardımcı olur. 36.Kısa süreli bilgileri hafızanızda tutma kabiliyetini geliştirir.
37.İş veriminizi arttırır.
38.Bol enerji verir. Günlük hayatınızda acil durumlarda ihtiyacınız olan enerjiyi sağlar ve sonradan ihtiyaç olabilecek daha fazla enerjinizi korumanıza yardımcı olur.
39.Yeni insanlarla karşılaşmanıza ve yeni arkadaşlar edinmenize yardımcı olur.
40.Fiziksel zindeliğinizi geliştirerek, hayata daha yaratıcı olarak adapte olmanızı sağlar.
ÜNLÜ TÜRK ATLETLERİMİZ
Ahmet Altun
Anzhela Atroshchenko
Binnaz Uslu
Birsen Bekgöz
Cezmi Or
Ekrem Koçak
Elvan Abeylegesse
Ercüment Olgundeniz
Eşref Apak
Halil Akkaş
Hüseyin Aktaş
Mehmet Terzi
Mehmet Yurdadön
Ruhi Sarıalp
Rıza Maksut İşmanPınar Saka
Nevin Yanıt
Semra Aksu
Süreyya Ayhan
Cenk Varış
Veli Ballı
Zeki Öztürk
Özge Gürler
Şevki Koru
İsmail Akçay
TENİSİN DÜNYADAKİ KISA TARİHÇESİ
Tenisin ilk olarak nerede başladığı tam olarak bilinmemekle beraber, binlerce yıl önce eski Mısır, Yunan ve Perslilerde tenise benzer bir oyunun olduğundan söz edilmektedir. Fakat, 12. yüzyılda zengin İngiliz ve Fransız asilzadeleri betondan yapılma dört duvar içinde ve üstü bir fileyle kapalı sahalarda, Kort veya Kraliyet Tenisi adı verilen bir sporu yapmaya başlamışlardır. İlk zamanlarda tenis çıplak ellerle oynanmış, sonra eldivenler kullanılarak oynanmış ve en sonunda da, günümüzün raketlerini andıran araçlar kullanılmıştır.1873 yılında İngiliz bir subay olan binbaşı Walter Clopton Wingfield ilk çim tenisini icat etmiştir. Oyunun patentini aldıktan sonra, İngiltere ve diğer ülkelere tenis fileleri ve toplarını satmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra, tenis hızla yayılmaya ve popüler olmaya başlamış ve 1875 yılında, İngiltere'de Marlylebone Kriket Kulübü tarafından ilk tenis kuralları belirlenip yayımlanmıştır. Yine bir İngiliz subayı tarafından, Bermuda Adası'na tenis topları ve raketleri götürülmüş, Mary Ewing Outerbridge bu oyunu ilk kez burada görmüş ve tenis topları, file ve raketler satın alarak Staten Adası'nda bulunan evine, New York'a getirmiş. Böylece tenis sporu Amerika'da da tanınmaya ve yayılmaya başlamıştır.1881 yılında Amerikan Çim Tenis Federasyonu kurulmuştur. Yine aynı yıl içinde ilk Amerikan Erkekler Şampiyonası Newport, Rhode Adası'nda düzenlenmiştir. Yine ilk Amerikan bayanlar şampiyonası ise, 1887 yılında Philadelphia' da düzenlenmiştir. 1913 yılında Uluslararası Çim Tenis federasyonu (ILTF) resmi olmadan kurulmuş ve 1923 yılında, tenis oyun kuralları ILTF tarafından belirlenmiş ve federasyon resmi statüsüne kavuşmuş. 1977 yılında ise, "Çim" ibaresi kaldırılarak, adı Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) olmuştur.Tenis o
tarihlerden günümüze kadar, bütün dünyaya yavaş yavaş yayılmış ve popüler bir spor dalı haline gelmiştir.
DEĞİŞİK SPOR BRANŞLARINA ÖZGÜ ÇALIŞMALARA KATILIM İÇİN ÖNERİLEN BAŞLANGIÇ YAŞLARI
Atletizm 11 yaş
Basketbol 10 yaş
Boks 17 yaş
Bisiklet 14 yaş
Futbol 10 yaş
Cimnastik 9 yaş
Kayak 11 yaş
Yüzme 10 yaş
Tenis 10 yaş
Voleybol 11 yaş
Halter 14 yaş
Güreş 12 yaş
ÜNLÜ TÜRK GÜREŞÇİLERİMİZ
Adil Candemir
Ahmet Kara
Ahmet Kireççi
Ahmet Taşçı
Aydın Polatçı
Bayram Şit
Celal Atik
Ercan Yıldız
Erol Koyuncu
Gazanfer Bilge
Hamit Kaplan
Hamza YerlikayaMahmut Atalay
Mahmut Demir
Mehmet Akif Pirim
Mehmet Ali Yağcı
Mehmet Özal
Mithat BayrakOsman Durali
Sırrı Acar
Tayyar Yalaz
Tevfik Kış
Yaşar Doğu
Yaşar Erkan
İsmail Ogan
İsmet Atlı
Şeref Eroğlu
Nasuh Akar
Nazmi Avluca
Nurettin Zafer
Mustafa Dağıstanlı
Kazım Ayvaz
Kel Aliço
Koca Yusuf
Kurtdereli Mehmet Pehlivan
Hasan Gemici (güreşçi)
Hergeleci İbrahim
Hüseyin Akbaş
TEMEL CİMNASTİK DURUŞLARI
1-Bacaklar kapalı ayakta duruş: Bacaklar bitişik, kollar yanlarda gövdeye paralel, baş ve gövde dik olarak yapılan duruştur.
2- Bacaklar açık ayakta duruş: Ayaklar omuz genişliğinde açık, kollar gövdeye paralel, baş ve gövde diktir.
3- Çömelik duruş: Baş ve gövde dik, vücut ağırlığı ayak uçlarında çömelme hareketidir. Kalça ve topuklar bitişik kollar gövdeye paraleldir.
4- Dört ayak duruşu: Çömelik duruşta eller omuz hizasında yere dayalıdır. Dizler kolların arasında yer alır
5- Diz üstü duruş: Bacaklar dizlerden bükülü, ayak bilekleri gergin olarak yere dayalıdır. Üst bacak ve gövde dik, kollar yanlarda vücuda paraleldir (di-züstü duruştayken, bir bacağın öne alınarak dizden dik olarak bükülü yere basış ise "tek dizüstü duruş "tur)
6- Diz üstü oturuş: Diz üstü duruştayken, topuklar üzerine oturuştur.
7- Bank duruşu: Diz üstü duruştan kollar önde yere dayanır. Üst bacak vekollar yere dik birbirine paraleldir
Ters bank duruşu: Bank duruşunun tersidir. Sırt; yere, göğüs; yukarı dönüktür. Kollar ve alt bacaklar birbirine paralel yere dik, ayak ve avuç içleri yere dayalı, baş arkada serbesttir
8- Cephe duruşu: Bank duruşunda bacaklar arkaya gergin uzatılarak ayak uçları yere dayanır. Kollar yere dik, vücut gergindir.
Ters cephe duruşu: Cephe duruşunun vücudun önü yukarıya, arkasının yere dönük olma durumudur. Ayak bilekleri gergin, topuklar yerde, eller ayakların doğrultusunda yere dayalıdır.
Yan cephe duruşu: Cephe durumunun yan olarak tek kol ve tek ayağın dış yüzüne dayanılarak yapılmasıdır.
9-Uzun oturuş: Gövde dik, kalça yerde, bacaklar ise öne gergin olarak uzatılır. Kollar yanlarda gövdeye paraleldir
Açık bacak uzun oturuş: Bacaklar yanlara "V" şeklinde açılır.Engel oturuşu: Uzun oturuşta, bir bacağın bükülüp arkaya alınmasıdır.
10- Bacaklar bükülü oturuş: Uzun oturuşta, her iki bacağın dizlerden bükülerek tabanların yere dayanmasıdır.
11- Çakı duruşu: Uzun veya bacaklar bükülü oturuşta, bacakların gergin olarak 45 derece yukarıya kaldırılmasıdır. Kollar dirseklerden hafif bükülü, eller kalça yanında yere dayalı veya yanlarda omuz hizasında açıktır.
12- Bağdaş oturuş: Açık bacak uzun oturuşta, bacakların dizlerden bükülerek önde çaprazlanmasıdır. Gövde dik, kollar yanlarda serbesttir.
13-Sırtüstü yatış: Bacaklar bitişik ve gergin, gövde sırtüstü yatar durumdadır. Avuçlar yerde, kollar vücudun iki yanında gergindir.
14-Yüzüsütü yatış: Dayanak yüzeyi vücudun ön kısmıdır. Kollar dirseklerden bükülü, eller üstüste konularak çene altına yerleştirilir.
15-Yan yatış: Sağa ve sola olup, dayanak yüzeyi vücudun yanı ve gergin bulunan bacaklardır. Yatış yönünün kolu yan-yukarı uzatılmış ve baş altına destek olarak konmuştur. Diğer kol gövdenin yanında gergindir.
16-Mum duruşu: Sırtüstü yatışta, ellerle vücut yanlardan kavranır, bacaklar gergin olarak yukarı kaldırılırken dirseklere dayanarak ağırlık omuzlara aktarılır. Dayanak yüzeyi omuzlar ve üst kol olup, vücut ayak uçlarına kadar gergin ve yere diktir
17-Hamle duruşu: Küçük adımla yapılan hamle hareketine küçük hamle, büyük adımla yapılan harekete derin hamle denir. Hamle duruşları:
a- Öne hamle duruşu: Öne bir adım alınırken bacak dizden bükülür. Gövde arkadaki gergin bacağın doğrultusunda olup, ağırlık öndeki bükülü bacak üzerindedir. Kollar yanlarda serbesttir
b- Yana hamle: Öne hamlenin sağa veya sola uygulanışıdır. Ayak uçları ve diz adım alınan yönü gösterir, gövde karşıya dönüktür.
c- Geriye hamle: Geriye adım alınır, vücut ağırlığı arka bacak üzerinde olup öne uzatılan bacak gergindir.
d- İleri hamle: Adımların 45 derece ileri sağ ve sol yönlere alınması ile yapılan hamledir. Ayak ucu ve diz adım yönünü gösterir (hamle duruşlarında topuklar yerden kaldırılmaz.) (Şekil 10).
18-Planör duruşu: Ağırlık tek bacak üzerinde diğer bacak gergin olup yukarıya kaldırılır, kollar yanlarda açık ve gövde ile yere paraleldir
19-Kartal duruşu: Bacaklar açık ayakta duruşta gövde öne bükülerek yere paralel durumuna getirilmesidir. Kollar omuz hizasında açık ve gergin yere paraleldir
20-Küçük köprü: Dizler yerde olmak suretiyle, ellerle arkaya uzanıp dayanmadır
21-Büyük köprü: Dayanak noktaları ayaklar ve arkaya uzanan ellerdir.
ÜNLÜ FUTBOLCULARIMIZ
AÇIKGÖZ, İsfendiyar
ADANIR, Recep
AKBULUT, Kadir
AKSEL, Gürsel
AKTUNA, Ercan
ALTINORDU, Sait
ALTINTAŞ, Muhammet
ALTINTAŞ, Yusuf
ALTIPARMAK, Ogün
APAK, Orhan Şeref
ARCA, Sabih
ARICAN, Fikret
ARKOÇ, Özcan
ARMAN, Cihat
ASLAN, Hamdi
AYKAÇ, Eşfak
AYTAÇ, Kadri
BARTU, Can
BEKDİK, Nihat
BERKMAN, Candemir
BİLGİ, Nazmi
BİROL, Şenol
BURUK, Okan
CİCİ, Necdet
COŞKUN, Suat
ÇALIMBAY, Rıza
ÇETİN, Oğuz
ÇETİN, Recep
ÇOLAK, Tanju
ÇORBALI, Halim
DENİZCİ, Ali Kemal
DENİZLİ, Mustafa
DERELİOĞLU, Oktay
DİLMEN, Rıdvan
DİNO, Sabri
DİRİMLİ, Basri
DOĞAN, Ziya
DUMANLI, Candan
EDİZ, Bülent
EKEN, Bülent
EKEN, Rıza
ERATLI, Alpaslan
ERCAN, Abdullah
ERDEM, Arif
ERDEM, Naci
ERSOY, Şükrü
ERTAN, Mustafa
ESEL, Bülent
GALİP, Hasnun
GÜLESİN, Şükrü
GÜLTİKEN, Ali
GÜNEŞ, Şenol
GÜVEN, Mustafa
GÜZELIRMAK, Nevzat
GÜVENEROĞLU, Ulvi
HAMZAOĞLU, Hamza
HEPER, Fethi
İPEKOĞLU, Engin
KARAMAN, Ünal
KARAYİĞİT, Ali İhsan
KAYACAN, Fuat Hüsnü
KAYNAK, Kayhan
KELLE, İbrahim
KERİMOĞLU, Tugay
KESER, Erdal
KESKİN, Gökhan
KILIÇ, Gündüz
KIRCAN, Fikret
KOCAMAN, Aykut
KORKMAZ, Bülent
KÖKEN, Uğur
KURTULUŞ, Şener
KÜÇÜKANDONYADİS, Lefter
LEBLEBİ, Mehmet
MAMAT, Suat
MANDIRALI, Hami
MUTLU, Necmi
OKTAY, Metin
ÖNAL, Erhan
ÖNİŞ, Yusuf Ziya
ÖNÜT, İbrahim İskeçe
ÖZALAN, Alpay
ÖZARI, Coşkun
ÖZDEN, Sedat
ÖZDENAK, Gökmen
ÖZDENAK, Yasin
ÖZKAYA, Naci
ÖZDİLEK, Mehmet
ÖZTUNA, Ergun
PEKEL, Birol
RENÇBER, Rüştü
SAĞLAM, Ertuğrul
SANCAKLI, Saffet
SARGIN, Burhan
SARIALİOĞLU, Sanlı
SEBA, Süleyman
SEMERCİOĞLU, Turgay
SOYUER, Zeynel
SPOREL, Hasan Kamil
SPOREL, Zeki Rıza
ŞEREN, Turgay
ŞENGÜL, Ziya
ŞÜKÜR, Hakan
TANMAN, Cüneyt
TEKİN, Metin
TEMİZKANOĞLU, Ogün
TERİM, Fatih
TOLUNGÜÇ, Soner
TOP, Refik Osman
TORKAL, Selâhattin
TUNAOĞLU, Yusuf
TÜTÜNEKER, Uğur
UÇAR, Feyyaz
ÜRKMEZ, Varol
YORULMAZ, Şevket
YEN, Ali Sami
YENAL, Ulvi
YETEN, Hakkı
YANAL, Ersun
Disk Atma
Yuvarlak yassı bir ağırlığın fırlatılmasına dayanan, hafif atletizm sınıfından pist ve alan sporudur. Disk atıcılığı atletik olaylar arasında en eski spor dalıdır.Eski Yunan şairi Homeros, yapıtlarında sık sık disk atmaya yer vermişti, M.Ö 5 yyda Yunanlı heykelci Myron'da yaptığı ünlü Diskobolos heykelinde disk atmayı canlandırmıştı. 1896da Atina'da yapılan Olimpiyat Oyunları'nda atletizmin bir dalı olarak yer aldı. 1928 yılındaki Olimpiyat Oyunları'nda bayanlar da disk atmada yer almaya başladılar. Amerikalı Alfred Querter 1962de diski 61.10 m uzaklığa fırlatan ilk sporcudur. Günümüzde disk atma daire içinden giderek artan bir hızla yaklaşık 1.5 turluk dönüş sonucu fırlatılır. Disk atıcılığı zor ve yorucu bir spor dalıdır. Branş atletleri kuvvetli ve atletik bir yapıya sahip olmalı, süratli ve çevik olmalı, vücudunu geliştirmek için kültür fizik hareketleri yapmalıdır. Disk atışlarının oyun alanı; çapı 2.5 m olan dairesel bir alandır. Daire gülle atışında kullanılan dairenin aynısıdır. Gülle atışından farkı takozunun bulunmamasıdır. Atletin arkasında koruma amacıyla yüksek bir tel ya da ip kafes vardır. Bu tel kafesin önünde 6 mlik bir atış sahası bulunur. Disk ağaçtan veya benzeri bir maddeden yapılır. Etrafında pürüzsüz metalden bir çember ve her iki yüzüne gömülmüş yuvarlak plakalar vardır. Bu yuvarlak plakalar diskin ağırlığını denkleştirir. Diskin şekli sera dinamik olup, gelen rüzgardan yararlanarak mesafenin uzamasını sağlar. Erkekler için diskin ağırlığı 2 kg olup, 22 cm çapında ve 44.5 mmkalınlığında-
dır. Bayanlar içinse ağırlığı 1 kg, 18 cm çapında ve 37 mm kalınlığındadır. Diskin yüzeyleri, kenardan başlayarak merkezin 25 mm uzaklığına kadar incelir. Disk atıcıları çekiç atıcıları gibi yarışmalarda çivisiz ayakkabı kullanırlar. Çemberin gerisinde ters olarak sabit duran atlet. Diski ortası tam merkeze gelecek şekilde ve kenarı son parmak boğumlarının yukarısına dayandırmak suretiyle tutar. Atış hareketi, bir veya birden fazla yumuşak hazırlık sallanmalarıyla başlar. Dönüş yürüme süratinde, yumuşak bir biçimde ve ayaklar birbirine yakın olarak yapılır. Bu sırada kollar geniş bir kavis çizer. Disk elden çıkarken koldan daha ilerde 35-40 derecelik uçuş açısında olmalı ve rüzgar durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Diskin elden çıkması üzerine atlet, hareketin devamı olarak arkaya doğru dönerek dengesini sağlar ve durur. Daire yarı çapı çizgisinin arkasından ayakta oyun alanını terk eder. Disk, sektör çizgilerinin içine düşmelidir. Yarışmacı, diski istediği gibi tutmakta ve dilediği tekniği kullanmakta serbesttir.Disk atma yarışmalarında yarışmacı sayısı sekizden azsa, her yarışmacının 6 atış hakkı, çoksa üç atış hakkı vardır. En iyi sekiz yarışmacı üçer atıştan sonra üçer atış daha yaparlar. Altı atışta en iyi dereceyi yapan birinci olur. Beraberlik durumunda en iyi ikinci atışlara bakılır. Atış başladıktan sonra vücudun herhangi bir yeri çembere veya dışına değerse atış geçersiz olur. İkisi diskin atıldığı dairenin yakınında diğer üçü ise diskin düşeceği alanı gözleyen beş hakem görevlidir. Ölçüm, daireyi çevreleyen halkanın iç kısmından diskin en yakın izine kadar olan doğru boyunca cm cinsinden yapılır.
Çekiç atma
İki elle tutulan küresel ağırlığın, bir daire içinden dönerek ve hız alınarak, karşıya fırlatıldığı alan sporudur.Çekiç atmanın başlangıcı M.Ö 2000 yıllarında İrlanda'da düzenlenen Tailteann Gomes oyunlarına dayanır. Bu oyunlarda, dingilinden tutularak fırlatılan tekerleğin yerini daha sonra tahta bir tutacağın ucuna bağlanan büyük kaya parçaları aldı. 1866dan itibaren İngiltere, İrlanda ve İskoçya'da 1900den itibaren ise Olimpiyat Oyunları'nda yer aldı. Türkiye'ye 1950 yılında girdi, 1970li yıllardan itibaren gelişti. Günümüzde çekiç atıcısı demirden yapılı küresel ağırlığı 2.135 cm çapındaki daireden üç tam ve seri dönüş sonunda fırlatır. Gülleden farkı bir tele bağlı olması ve 121.3 cm olan uzunluğudur. Yalnız erkek atletler arasında oynanır. Branş atletinin omuz adelelerinin güçlü daire içinde üç dönüşü seri yapabilecek kapasitede ve zamanlamasının iyi olması gerekir.
Çekicin fırlatılacağı, oyun alanı olarak kullanılan dairenin çevresi izleyicilerin ve görevlilerin can güvenliği için C biçiminde metal örgülü kafesle çevrilir. Çekiç atış sırasında fazla esnememelidir. Çekicin başlık kısmı olan top güle, som demir veya pirinç gibi sert bir madenden yapılmıştır ve yuvarlak bir şekildedir. Yüzey böyle bir metalle kaplı olmak şartıyla, içi kurşun veya benzeri bir madenle de doldurulmuş olabilir. Bu gülle madeni bir telle bağlı olup, en alt kısmında tek veya iki elle kavranan tutacağı 4 vardır. Tutacak şekil olarak üç köşelidir. Resmi yarışmalarda, çekicin ağırlığı güllenin ağırlığı kadar (7.257) kg olup 130 mm çapındadır. 3 mm çapındaki çelik telin uzunluğu ile birlikte toplam uzunluk 121.3 cmdir. Çekiç atma sporu yapan atletlerin diğer spor dallarında olduğu gibi, atlet, fanila, kısa şort, dizlik, spor ayakkabıları vardır. Çekicin üçgen kulbu, parmakları zedeleyebileceği göz önüne alınarak deri eldiven de kullanırlar. Çekicin giderek hızlanan biçimde döndürülmesini en yüksek dönme hızına ulaştığı anda ve yerden en yüksek bulunduğu noktada fırlatması izler. Çekiç, sektör çizgilerinin içine düşmelidir. Diğer yarışmalarda olduğu gibi üçer atıştan sonra eleme yapılır. Eğer yarışmacı sayısı sekizden az ise genel olarak her yarışmacı altı atış hakkına sahiptir. Artı atışta en iyi dereceyi yapan birinci olur. Beraberlik durumunda en iyi ikinci derecelere bakılır. Atış yaparken atlet, çembere ya da dışına değerse, çekiç 40 derecelik açı diliminin dışına düşerse atış geçersiz sayılır. Çekiç havada kırılır ya da koparsa atış yenilenir. Ayrıca atletin her atışta bir kez hareketini durdurup, atışa ara verme hakkı vardır. Çekiç atışında 5 hakem değerlendirmede bulunur. Hakemlerin sorumlulukları ve yerleri disk atışında olduğu gibidir. Atış sonunda ölçüm çekicin en yakın izi ile halkanın iç kısmı arasındaki doğru boyunca cm cinsinden yapılır.
SİGARANIN SAĞLIĞA ZARARLARI
Genel olarak bulunduğunuz ortamlarda kötü ve ağır koku yayılır.Cildiniz bozulacağından cilt karalığı ve yaşlı gösterme belirtileri başlar.
Dişleriniz kirli ve pis görünümlü olmakla beraber, dişeti hastalıkları baş gösterecektir.
Ağız ve yutakta tat alma eksikliği başlar ve kanser riski artar.Gırtlak ve nefes borusunda iltihaplanma, ses tellerinin zarar göstermesinden başka kansere yakalanma ihtimali fazlalaşır.Kalp ve damarların görmüş olduğu zarar ve tahribattan dolayı kalp krizi damar tıkanıklığı, tansiyon yükselmesi gibi sakıncalar ortaya çıkar. Beyinde felç, ileri yaşta bunama (Alzheimer) görülür. Her nefeste 50bin hücrenin ölümüne sebep olur.
Gözlerde katarakt ve ileri yaşta körlük meydana gelir.Burunda koku alma duygusu azalır.
Akciğerlerde kansere yakalanma, Bronşit ve amfizem gibi rahatsızlıklar meydana gelir.
Mide ve yemek borusunda karama, ülser ve kanser oluşumunu fazlalaşır. Pankreas kanseri riski artar.İdrar kesesinde mesane kanseri meydana gelir.
Ellerde, parmaklarda sararma, tırnaklarda, zayıflama görülür. Kemik ve iskeletlerde kemik erimesi meydana gelir. Kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklar oluşur.Kılcal damarlar, el ve ayaklardan başlayarak, kol ve bacaklara kadar tıkanıp bu organların kesilmesine (Burger hastalığı) kadar varan hastalıklar oluşur.
Vücutta, yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres,performans düşüklüğü, reflekslerde azalma oluşur. Anne ve baba mirası olarak; Sigara içen babaların, çocuklarında kanseri önleyen gençliği yok olmaktadır.
Hamileliğinde sigara içen hanımların bebekleri %10-15 eksik kilolu doğdukları gibi zeka eksiklikleri de görülür.
Türkiyede masa tenisinin tarihçesi
Türkiyede temel olarak Cumhuriyetten sonra oynanmaya başlanan masa tenisinde ilk ulusal birincilik 1930 yılında düzenlendi. 1966da Türkiye Masa Tenisi Federasyonu kuruldu. Balkan(1973) ve Akdeniz Oyunları(1973-75) şampiyonu Vasil Aleksandridis bu dalda başarı kazanan ilk Türkiyeli sporcu olarak tarihe geçti. 1983te masa tenisi ligi kuruldu ve aynı yıl erkeklerde Eczacıbaşı,bayanlarda da Eskişehir Bent spor şampiyon oldu.
VOLEYBOLDA SIK GÖRÜLEN SAKATLIKLAR
1.Akut sakatlıklar : Cilt kesileri , burkulmalar , kırıklar , kas zorlanmaları .
Voleybolda kırık ve çıkıklar sıçradıktan sonra inişte olmaktadır.
2.Aşırı Kullanım Sakatlıkları : Tekrarlı hareketler sonucunda eklem , bağ ve tendonlarda aşırı zorlanma sonucu ortaya çıkar. Sakatlıkların % 90ı alt ekstemitlerde özellikle dizde
% 59,ayak bileğinde % 22 bulunmuştur.Yapılan ankette
(en az 5 yıl voleybol oynamış sporculara ) % 35 bel ve ayak bileği,% 32 el ve parmaklar ,%30 omuz ,%18 diz ,%10 el bileği sakatlığı tespit edilmiştir.
VOLEYBOLDA SMAÇ TEKNİĞİ
Voleybolda, rakip sahaya doğru vurularak yapılan bir hücum tekniğidir. Çok etkili bir hücum tekniği olup, direk sayı almada çok etkilidir.
Smaç için hazırlık pozisyonu koşucuların hazırlığı gibidir. Tüm ağırlık öndeki ayaktadır.
Sağ elini kullanıyorsa sağ ayağı öndedir.Topa giderken dört, üç yada iki adım kullanılır.
Sağ ayak birinci adım olarak sayılır. İkinci adımda hız artar.Üçüncü adım sağ ayakla alınır, hızlı ve uzundur. Dördüncü adımlarda ise birbiri içine girmiş bir şekildedir. Üçüncü ve dördüncü adımlarda oyuncunun ayakları hemen hemen yan yana olur.Ayak parmaklarının ucu hedefini sağına 45 derece dönüktür. Vücut da sağa dönüktür.Adımlama şu şekildedir:SAĞ-SOL-SAĞ,SOL
Kolların savrulması hücumcuya yüksek sıçrama şansı verir. Oyuncu kollarını yukarıya çektiğinde vücut da onu izler. İyi zamanlanmış kol savruluşu hücumcunun kalçalarının omuzların önüne geçmesine neden olur. Bu da oyuncunun topa vücudu dik durumda iken vurmasını sağlar.
Kolların savruluşunun zamanlanması hareketin başlamasında ayarlanmalıdır. Üçüncü adımda. Bu noktada kollar geriye hareket ettiğinde vücut öne gider.Hücumcunun kolları 4 adımla birlikte öne gider. Oyuncunun vücudu kalçaları düz bir çizgi halinde illeri-geri hareket eder. Sıçramaya başlarken kollar kalçanın biraz önündedir. Zemini terk ederken kollar başının üzerine gelirler.
Savruluşta kollar neredeyse düzdür. Kolların savruluşu kalçaları öne,omuzları geriye götürür. Bu arada sağ ayak topuk burun yuvarlaması yapar.Bu dizlerin öne kalçanın geriye doğru hareketini sağlar. Hücum yapanın önce sağ topuğu yerle buluşur. Sol topuk yerle hiç temas etmez. Sıçradığında ayak parmakları yeri gösterir. Bu hareketle kalça omuzlardan daha ileri gider. Bu durumda yön değiştirilebilir.Hücumcu her iki ayağından da eşit miktarda kuvvet alarak sıçrar. Hücumcu sıçradığı zaman havada iken yere dik olmalıdır.Hücumcu sol eli sanki topa vuracakmış gibi başının üzerinde kalır, sağ kol geriye düşer. Hücumcu dirseğini elinden geldiğince büker. Vücut havada bir kavis yapar. Kol omuz üzerindedir.Vuruş büyük bir hızla ve en yüksek noktada yapılır. Hücumcunun kolu topa vuruş sırasında dirsekten düzleşir. Kolu düz ve yukarıyı gösterirken bilek kapanır. Parmaklar açıktır. Kalçaları ve omuzları düz bir çizgi gibidir. Son pozisyonda vücut dik ve düzdür. Kol öne gitmeye devam eder. Vücudun yanında kol hareketi bitirir.
Dikkat edilecek noktalar:
Hücumcunun kalçasına durumuna, dirseğin topa doğru yükselmesine, topa vuruş sırasında omuzların durumuna, vuruştan sonra tüm vücudun dikliğine ve kolun topun ardından gidişine dikkat edilmelidir.
Smaç Hareketinin Değişik Şekillerde Uygulanışı :
Blok üstü smaç :El topa orta noktasının biraz altından temas eder. Blok üstü smaç vurabilmek için bir smaçörün her şeyden önce sıçramaya ve de iyi bir bileğe sahip olması gerekir. Blok üstü smaç için pasörün smaçöre karşı takımın en kısa boylu blokörünün üzerinden oynatması gerekir.
Çapraza vurulan smaç :4 ve 2 numaralı pozisyonlardan karşı sahanın 5 ve 1 numaralı oyuncularına vurulan iki türlü smaç vardır.
Keskin çapraza vurulan smaç :Oyuncu topa orta noktasının biraz üzerinde ve dikey ekseninin her iki yanında temas edebilir. Bu şekilde temas etmek topun aşağıya doğru keski bir açıyla yol almasına sebep olur.
Derin çapraza vurulan smaç :Topa orta noktasının biraz altında karşı sahanın köşesine doğru gidecek şekilde temas edilir. Bu temas şekli topun gerekirse blok üzerinden veya yanından parabol çizerek 8-9 m'ye düşmesine neden olur.
Paralele vurulan smaç :4 ve 2 numaralı bölgelerden yapılabilir. En önemli şey oyunun pozisyonunun topa bağlı olmasıdır Örneğin 4 numaradan sağ eli ile vuran bir oyuncu topa çizgiye dönük ve kafası doğrultusunda temas etmelidir. Aynı oyuncu 2 numaradan sol omzunu öne vererek ve 1 ve 1.5 m içeride düz bir giriş yaparak, topu hafifçe sağına alarak vuruş yapmalıdır.
Plaseler :
Smaç plase :Belli bir yere vurulan yavaş bir smaçtır. Vuruştaki yavaşlık topu istediği yere atmak içindir. Bunun dışında hareket bütün parçalarıyla bir smaç hareketidir.
Plase :Tam bir smaç hareketinin sonunda, elin kullanılışında yapılan bir değişikliklerle atılmasıdır. Smaçörün smaç mı vuracağı , plase mi atacağı son ana kadar belli olmamalıdır. Karşı savunmayı kararsızlık içinde bırakıp tam yerleşme yapmalarını engelleyen bir hücum silahıdır.
Blok Aut :Hücum oyuncusunun isteyerek, rakip bloktan topu auta doğru sektirmesi veya topu çevirmesidir. Topa vuruş anında rakip blokçunun tamamen yükseldiği anda vücut ve kolu kullanarak hareketini yapmalıdır. Blok aut rakip oyuncuların uzun ve yüksek olduğu anlarda uygulanır.
PAS ŞEKİLLERİNE GÖRE SMAÇ ÇEŞİTLERİ :
Yüksek pasa yapılan smaçlar :2 ve 4 numaralı bölge ile geri alandan yapılan hücumlar genellikle yüksek hücum olarak gerçekleşir.
Alçak pasa yapılan smaçlar :Kısa pasa, yatık pasa , kurşun pasa , bombe paslara yapılan smaçlardır.
Smaçta Genel Hatalar :
o Giriş zamanını ayarlamamak , erken ya da geç girmek.
o Giriş hızını ayarlamamak , gereğinden hızlı yada gereğinden yavaş girmek.
Yanlış giriş açısıyla girmek.
Girişte gereğinden çok adım atmak,ayak çiftlemek, sekmek.
Tek ayakta sıçramak .
Sıçrarken ayaklarını kullanmamak.
Sıçrama sırasında vuruş yapmayacak kolu yukarı kaldırmamak.
Belden arkaya doğru açılmamak.
Sıçramada öne doğru uçmak.
Dizlerini az veya hiç bükmemek.
Sıçrama sırasında kendini arkaya çok verip yükseltmeyi azaltmak.
Gövdeyi öne çok eğmek.
Vuruşu yapacak kolu erken yukarı uzatmak.
Vuruş sırasında kolu yüksekten büküp topu aşağı düşürmek.
Vuruşu yumrukla yapmak.
Vuruştan sonra bileğini sert tutup topun üstüne kapatmamak.
Sıçrama sırasında Vücudu sağa ve sola döndürememek.
Havada bir an bekleyememek.
Karşıdaki bloğun durumuna bakmadan vurmak.
Dengesiz bir düşüş ve bir sonraki oyuna hazır olmamak.
ÜNLÜ TÜRK BASKETBOLCULARIMIZ
Alper Yılmaz
Arzu Özyiğit
Asım Pars
Aydın Örs
Aylin Yıldızoğlu
Barış Bayhan
Barış Ermiş
Bekir Yarangüme
Birsel Vardarlı
Can Atalay
Cem Dinç
Cenk Akyol
Efe Aydan
Ender Arslan
Engin Atsür
Erdem Türetken
Erkan Veyseloğlu
Ermal Kurtoğlu
Erman Kunter
Ersan İlyasovaMehmet Okur
Mirsad Türkcan
Mithat Demirel
Murat Özyer
Muratcan Güler
Mustafa Abi
Müjde Yüksel Faruk Beşok
Fatih Solak
Fırat Memiş
Gülşah Akkaya
Onur Aydın
Orhun Ene
Oğuz Savaş
Kaya Peker
Kemal Tunçeri
Kerem Gönlüm
Kerem Tunçeri
Tolga Tekinalp
Tutku Açık
Ufuk Sarıca
Volkan Aydın
Volkan Çetintahra
Yasemin Horasan
Ömer Faruk Aşık
Ömer Onan
Özhan Canaydın
İbrahim Kutluay
Şaiye İvegin Karslı
Nalan Ramazanoğlu
Nedim Yücel
Nevriye Yılmaz
Nilay Yiğit
Hakan Demirel
Haluk Yıldırım
Harun Erdenay
Hidayet Türkoğlu
Hüseyin Alp
Hüseyin Beşok
Rasim Başak
Semih Erden
Serkan Erdoğan
ATMALAR VE ÇEŞİTLERİ
Atletizmin bir dalı olan atmalar, mesafeye karşı yapılan bir alan sporudur. Gülle ve cirit düz olarak ileri atılırken, disk ve çekiç atışlarında atlet bir dönüşü takiben atışını tamamlar. Bütün atma yarışmaları bir daire arkasından yapılır. Atışlar, daha önceden işaretlenmiş "sektör" adı verilen alana düşmelidir. Atmalar 4 bölümden oluşur.
1-Gülle
2-Cirit
3-Disk
4-Çekiç Atma
a) Gülle Atma: Metalden yapılmış, küre biçimindeki güllenin, erkekler ve bayanlar tarafından omuz hizasından en uzak mesafeye atılmasını içeren, hafif bir atletizm spor dalıdır. Eski Yunanlılarda ve Olimpiyatlarda gülle yerine 6.5 kg ağırlığında taş veya metal parçalar ile atış yarışmaları yapıldı. Taş yerine gülle ilk kez İngilizler tarafından kullanıldı. Gülle, 1896dan itibaren modern Olimpiyat Oyunları'nda yer aldı.Günümüzde gülle atma, yalnız bir el ile ve omuz üzerinden 2.135 m çapındaki daireden yararlanılarak yapılır. Gülleyi savurarak atmak yerine, adeta iter gibi atmak gerekir. Bu branş dalında başarılı olmak için eskiden iri cüsseli olmak büyük bir avantajdı. Ancak günümüzde, çevik ve kuvvetli olmak, atletik bir yapıya sahip bulunmak ve kurallara uygun beden hareketi çalışmaları ile büyük bir bilek eforu istemektedir. Güllede atma alanı beton olup; etrafında çember bulunmaktadır. Çemberin ön kenarında, atış sırasında atletin içeride kalmasını sağlayan çarpma tahtası bulunur. Çarpma tahtası ağaçtan imal edilir. İçten uzunluğu 1.22 m, genişliği 114 mm olup üstü beyaza boyanır. Gülle düzgün ve yuvarlak olup, demir, pirinç gibi yumuşak olmayan bir metalden yapılır. İçi kurşun veya benzeri bir madde ile doldurulur. Erkekler için en az 7.257 kg, bayanlar için en az 4 kg ağırlığındadır. Atış yapılan daire beton olduğundan ayakkabılarda çivi yoktur. Yarışmacı atış hareketine sabit duruşla başlar. Gülle tek elle çeneye yakın tutulmalı, atış süresince bu el başlangıç durumundan aşağıya düşmemelidir. Gülle hiçbir zaman omuz çizgisini geçmemelidir. Süzülüş ile gülle atışına geçilmesi arasındaki hareketler tempolu ve kesintisiz yapılır. Yarışmacı, gülle yere düştükten sonra yarışma alanının çemberin arka yarısından ve ayakta terk eder. Günümüzde gülle atmada güç, teknik ve zihinsel hazırlık gerektiren Amerikalı atlet Porry obrienın kendi adıyla anılan tekniği kullanılmaktadır. Burada atlet sırtı dönük bir duruşla başlayarak, 180 derece bir dönüş yaparak gülleyi daha uzağa atma olanağını bulmuştur. Dünya rekoru 23 myi aşarken, yurdumuzda dereceler erkeklerde 18.27de, bayanlarda 16.96dadır. Yarışmacılar üç atış hakkına sahiptirler. İlk 3 atıştan sonra en iyi sekiz yarışmacı daha sonra 3'er atış daha yaparlar. Atış sırasında yarışmacı çemberden dışarı çıkar, dengesini kaybedip ayak veya elinin biri ile dahi çemberin dışına dokunursa, gülle takozunun üstüne değerse o atış geçerli sayılmaz. Hakem sayısı sabit olmayıp, her zaman değişebilir. Atma uzaklığı güllenin düştüğü ilk yerin izi ile direğin iç köşesine kadar olan doğru mesafesi ölçülerek bulunur. Ölçülen uzunluk en yakın cmye indirgenir. Aynı dereceyi iki atletin yapması durumunda ikinci iyi derecelerine bakılarak, birinci olan atlet bulunur.
ÜNLÜ TÜRK HALTERCİLERİMİZ
Halil Mutlu
Naim Süleymanoğlu
Sedat Artuç
Taner Sağır
Nurcan Taylan
Cirit Atma
Cirit ağaçtan veya metalden yapılan bir mızrağın hız alınarak koşulup, atılmasını içeren hafif bir atletizm spor dalıdır. Antik Çağ'da Yunan Olimpiyatları'nda Pentatlon yarışmalarında oynanmaya başladı. İlk uluslar arası yarışma 1896da İsveç'te düzenlendi. 1908'de modern Olimpiyat Oyunları'na dahil edildi. Bayanlar cirit yarışlarına 1932de alındı. Günümüzde en çok İskandinav ülkelerinde oynanmaktadır.
Cirit atma yarışmalarında kural, ciritin 25-30 mlik bir pistte koşarak, hız alındıktan sonra 29 derecelik açı dilimi içine düşecek biçimde omuz üzerinden atılmasıdır.
Branş atletleri; atletik yapılı, çevik, süratli, dengesini korumasını bilen ve omuz mafsallarına hareket yeteneği kazandırmış olmalıdır. Cirit atma öncelikle yetenek ister. Ama hız, teknik, güç ve esneklik çalışmaları yapılmadan başarı imkansızdır.
Cirit, metalden ve ağaçtan yapılır ve üç bölümden oluşur. Sivri uçlu metal başlık, (ağırlığı 80 gr, uzunluğu 25-33 cm) metal ya da tahtadan çubuk ve sicim sarılı tutma bölümü. Sicimin çapı erkeklerde 15-16 mmdir. Çubuk olarak adlandırılan ikinci bölüm, tutma bölümünden ara uca doğru daralarak uzar ve incelir. (Erkeklerde 90-110 cm, bayanlarda 80-95 cmdir) Ana kesit alındığında her yeri yuvarlaktır. Ciritin uzunluğu erkeklerde 260-270 cm, ağırlığı ise 800 gr'dır. Bayanlar arası karşılaşmalarda kullanılan cirit ise daha kısa ve hafiftir (uzunluğu 220-230 cm, ağırlığı ise 600 gr). Cirit, nazik ağaçtan imal edildiği için soğuktan çabuk etkilenir. Kullanılmadığı zamanlarda cirit, özel olarak hazırlanmış cirit masalarında dik olarak bırakılmalıdır. Ciritin hiçbir parçası hareket etmemelidir. Yay ise ay beyaz bir çizgi şeklinde ya da yerle aynı düzeyde toprağa gömülür. Beyaz boyalı metal veya tahtadan yapılır. Atletlerin kullandığı ayakkabıların topuk ve tabanı çivilidir. Tabanda en çok altı, topukta iki çivi vardır.
Günümüzde cirit tutma, taşıma ve atma ile ilgili birkaç stil kullanılmaktadır. 1920lerde hakim olan İsveç tekniği, yerini önce Fin tekniğine, sonra da Sovyet ve Polonyalıların getirdikleri yeni tekniklere bırakarak önemli gelişmeler gösterdi.
Cirit sol omuz hizasında sağ elle ortasındaki sicimden tutulur. Bu tutuş, ciritin avuç içine alınması ve kavranması biçiminde olur. Ancak ciritin, hız koşusunun başından sıçrama adımlarının başlangıcına kadar yumuşak ve yere 45 derecelik bir eğimle taşınır. Atletler genellikle 15-20 m mesafede hız alırlar ve gittikçe artan bir tempo ile koşarlar. Bunu 3-10 m arası ciriti geriye alıp, atma hazırlığını içeren çapraz koşu izler. Cirit atışı sırasında vücudun sol tarafı sabit bir durumdadır. Atış kolu çok çabuk öne çekilirken el bileği ile silkme hareketi yapılır. Bu hareket ciritin yere saplanmasına yardımcı olur. Atış sırasında sağ bacak atış yönüne doğru bükük bir şekilde konulur. Sol ayak arkaya doğru kaldırılır ve vücudun üst kısmı öne doğru yatırılır. Bunlar atletin, cirit elden çıktığı için bir adım daha atmamasına yani faul yapmamasına yardımcı olur. Ciritin atıldıktan sonra, 29 derecelik açı içine düşmesi zorunludur. Ciritin düşmesi gereken alanı gösteren bu açı çizgilerine sektör çizgileri adı verilir.
Her yarışmacının üç atış hakkı vardır. En iyi sekiz yarışmacı, daha sonra üçer atış daha yaparlar. Olimpiyat Oyunları gibi bazı uluslarası yarışmalarda da önceden belirlenen baraj derecelerine ulaşamayan aletler finallere katılamazlar. Altı atış hakkında en iyi dereceye ulaşan atlet birinci olur. Beraberlik halinde yarışmacıların ikinci en iyi derecelerine bakılır. Kurallara uygun atıştan sonra cirit havada kırılırsa atış yenilenir.
Yarışmalarda yeterli sayıda hakem görevlidir. Hakemler yarışmacıyı ve ciritin düşüşünü izlerler. Düzgün atış beyaz bayrakla, hatalı atış kırmızı bayrakla gösterilir. Atış sonunda ölçüm, ciritin en yakın izi ile yay çemberinin iç kenarı arasındaki doğru boyunca cm cinsinden yapılır.
HAKEM NEDİR?
Hakem müsabaka kurallarına göre maçı yöneten ,başlayıp ,sonlandıran resmi görevlidir.Bay veya bayan olabilir.Kararları kesinlik arz eder.
Hakem olmanın anlamı:
Hakem müsabıklar için vardır.Hakemden bahsediliyorsa muhakkak surette ,aralarında karar ve hüküm verilmesi gerekli olan ve birbiriyle çekişen iki rakip var demektir.Vereceği karar sonuçta biri lehine diğeri aleyhine olacaktır.Bu nedenle hakem bu gerçek karşısında görevini yaparken aklı ve ruhi becerileriyle belli kalıplar içinde davranmak zorundadır.Her zaman için Fair Play denilen sporun genel amaçlarının içerisinde davranmalıdır.Sporculara isim ve kariyerlerine göre değil sergiledikleri tekniklere göre değer vermelidir.Bir zamanlar kendisinin de bir müsabık olduğunu bir an için aklından çıkarmayarak sorumluluklarını ona göre yerine getirmelidir.
Atatürk ve Deniz
Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Türk Devletinin Donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk Donanmasına malik olmak gayedir. Bunun ilk azimet noktası, sefaini harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakıyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere, mütehassıslara malikiyettir.
Hamidiye Kruvazörü Hatıra Defteri,
20 Eylül 1924
Arkadaşlar!En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.
TBMM II.Dönem, II.Toplantı Açılış Yılı Konuşması, 01 Kasım 1936
Tarihte büyük bahrî kumandanlarımız vardır. Fakat modern donanma teşekkülüne teşebbüs ettikten sonra bu gibi kahramanlıklara, parlak harekâta pek tesadüf olunamaz. Benim için gemiden ziyade zabitlerini tanımak mühimdir. Mücadele-i Milliye esnasında donanmamızın toplu olarak istihdamına imkân yoktu. Bununla beraber müteferrik ve vatanperverane hizmetler pek çoktur.
Hamidiye Kruvazörü, 19 Eylül 1924
ADATEPE ile yaptığım kısa yolculuktan hatırasını unutmayacağım! Yakından tanımak fırsatına nail olduğum seçme deniz kumandanlarımız, genç zabitlerimiz ve denizcilerimiz ile iftihar ettim.
27 Temmuz 1935, Adatepe Kruvazörü Hatıra Defteri
Sevahilimizin (kıyılarımızın) vüsatine (genişliğine) ve vesaiti bahriyemizin fıkdanına (sınırlı olmasına) rağmen gayur (gayretli) bahriye zabitanımız meşkur (teşekküre değer) hidemat (hizmetler) ifa etmektedirler.
01 Mart 1922 TBMM. III. Toplantı Yılı Açılış Konuşması
Düşmanın ablukası ve malik olduğu vesaiti bahriyesine rağmen mensubini bahriyemiz birkaç gemi ile harikalar göstererek hiçbir şey zayi etmeksizin nakliyat-ı bahriyeyi temin eylemek suretiyle meşkur (teşekküre değer) hizmetler ifa etmişlerdir.
TBMM´nin IV. Toplantı Yılı Açılış Konuşması, 01 Mart 1923
Ulu Önder ATATÜRK,Türkiye Cumhuriyetinin kuvvetli bir donanmaya sahip olması gereğine inanmış ve denize ait konulara ağırlık verip deniz kuvvetinin diplomasi alanında oynadığı rolü daima takdir etmiştir.
ATATÜRKün Deniz Kuvvetlerine verdiği önem ve destek, onun TBMMdeki söylev ve demeçlerinin yanısıra yapmış olduğu yurtiçi gezilerindeki söylev ve demeçlerinde de görülmektedir.
11-21 Eylül 1924 tarihleri arasında ATATÜRK, Cumhuriyet Donanmasının ilk denize çıkan gemisi HAMİDİYE Kruvazörü ile Karadeniz Seyahatine çıkmıştır. Bu seyahati esnasında gemi subaylarına en sık vurguladığı husus şöyledir:
Donanmasız Anadolu olmaz. Donanmadan yana kuvvetli olmak Türkiyenin savunması için şarttır. Donanmamız izlediğimiz politikanın da kuvvetli desteği olacaktır.
ATATÜRKün Hamidiye ile seyahatinden iki ay sonra, ATATÜRKün direktifleriyle Bahriye Vekaleti (Deniz Bakanlığı) 30 Aralık 1924te teşkil edilmiştir. Daha sonra Bahriyenin gelişimi için sistematik bir politika izlemiştir. ATATÜRK, deniz politikası ile ilgili olarak şu yorumu yapmıştır.Dış pazarlardan satın alınan gemiler ile Donanma yapılamadığını siz de biliyorsunuz. Donanma, sadece kıyı koruyacak bir kuvvet değil, bundan daha önemli olarak deniz yollarının güvenliğini sağlayacak bir kuvvettir. Anadolu´da yaşadıkça bu bakımdan ihtiyacımız daha büyüktür. Evvela çekirdek bir Donanma yapmakla yetinip, Deniz Sanayi ve Ticaretimizi geliştirmeliyiz. Bundan sonra Memleket Sanayiinden fışkıracak Donanmayı yapmak da kolay olacaktır. İlk beş senede kendimizi toplayıp devrimleri yaparız, ikinci beş senede dünyaya kendimizi tanıtırız. Üçüncü beş senede İngiliz Kralına yurdumuzu ziyaret ettiririz.
Deniz Kuvvetlerimiz, ATATÜRK Devrimlerinin en çoşkulu destekleyicisi ve uygulayıcısı olarak Kemalist ideolojinin yayılmasında çok önemli rol oynamıştır. Bu kapsamda Şapka Devrimini ilk uygulayan Deniz Kuvvetleri olmuştur.
Ulu Önder ATATÜRK, 1925 yılının 21 Eylül günü Bursaya yaptığı seyahatte İzmite kadar tren ile gelmiş ve Mudanyaya deniz yolu ile geçmeden önce henüz onarılmamış olan YAVUZ Gemisini ziyaret etmiştir. ATATÜRK, bu gemide Donanma Komutanı Yarbay Necati ye şunları söylemiştir.
YAVUZ Gemisine ilk defa geliyorum. Şimdiye kadar YAVUZ Türk bayraklı bir Alman Gemisi idi. Yaralı da olsa bugünkü şekli o zamandan daha pek çok değerlidir. Bu gemiyi Türk Milletinin ihtiyacı olan sağlam ve kudretli bir zırhlı şekline sokacağız. Bu kudret, silah bakımından sizlere, dış politika bakımından bizlere büyük hizmetler görecek, gurur sağlayacaktır. Nitekim bu sözlerden iki yıl sonra, 1927 yılında Yavuz´un modernizasyonu tamamlanmış ve Egeye
çıkmıştır.
20 Temmuz 1936da Montrö Boğazlar Sözleşmesinin imzalanmasından 40 gün sonra İngiliz Kralı VIII. Edward 03 Eylül-06 Eylül 1936 tarihleri arasında Atatürkün resmi davetlisi olarak Türkiye ziyaretinde bulunmuştur. İngiltere Kralı VIII. Edwardın Türkiye´yi ziyaretinde ATATÜRK ile çeşitli devlet sorunlarını da görüşmüştür. Bu görüşmelerde Türk filosunun Akdeniz´deki İngiliz Üssü olan Malta Adasını ziyaret etmesini istemiş ve bu istek kabul edilmiştir.20 Kasım 1936 günü YAVUZ, KOCATEPE, ZAFER, I.ve II.İNÖNÜ, SAKARYA VE ERKİN Gemilerinden oluşan Türk Donanması Maltada büyük bir tören ile karşılanmıştır.1937 yılında, Türk Deniz Kuvvetleri için ikisi Almanyada, ikisi de İstanbul Taşkızak Tersanesinde inşa edilecek olan dört denizaltı gemisinin isimleri hakkında Cumhurbaşkanı ATATÜRKün, zamanın Başbakanı Celal BAYAR´a verdikleri direktifleri şöyledir:Yeni dört denizaltı gemimiz için bulduğumuz isimler şunlardır: 1) SALDIRAY, 2) BATIRAY, 3) ATILAY, 4) YILDIRAY.
Bunların manalarını izaha bile hacet olmadığı kanaatindeyim. Manaları, som Türkçe olan bu kelimelerin kendisindedir; yani saldıran, batıran, atılan, yıldıran. Bu sözlerden ATATÜRKün yurt savunması söz konusu olduğunda ne kadar sert ve gerçekçi olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır.
1938 yılının Kasım ayında Donanma gemileri, Ulu Önder ATATÜRKün cenaze törenin denizde yapılan kısmına iştirak etmiştir. ATATÜRKün aziz naaşı, 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçeden bir top arabası ve kortej eşliğinde Sarayburnu Rıhtımına getirilmiş, ZAFER Muhribine alınarak Haydarpaşaya getirilmiştir. ZAFER Muhribinden Haydarpaşa önünde demirli bulunan YAVUZ Zırhlısının kıç güvertesinin 28lik topları önüne yerleştirilmiştir. YAVUZ, aziz naaşı ZAFER ve TINAZTEPE Muhripleri, GÜR Denizaltısı ile DOĞAN ve MARTI Hücumbotlarının refakatinde İzmite kadar intikal ettirmiş, burada, ZAFER Muhribi aziz naaşı YAVUZdan alarak İzmit Limanında Mayın İskelesine çıkarmıştır. Denizde yapılan cenaze törenin İzmitte tamamlanıp, cenazenin özel trenle Ankara´ya gönderilmesi ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Donanması, Ulu Önder ATATÜRKe son görevini ifa etmiştir.
ATATÜRK, stratejik dehası ve öngörüsü ile Cumhuriyet Donanmasının şekillenmesinde büyük rol oynamıştır.
1923ten ATATÜRKün ölümüne kadar geçen onbeş yıllık süre içinde yok olmuş bir imparatorluğun pervanesi dönmeyen gemiler yığınından, Türk deniz gücünü Orta Akdenize taşıyan ve Malta seyri ile nitel ve nicel gücünü tüm dünyaya ilan eden bir Donanma vücuda getirilmiştir.
Deniz Kuvvetlerinin önemini ve stratejik değerini çok iyi bilen ATATÜRK, Türk denizcisine güvenmiş ve başlangıçtan itibaren zamanının zor şartlarına göre önemli derecede kaynak aktarımı ile Deniz Kuvvetlerinin temelini atmıştır. Hayata gözlerini yumduğunda arkasında gurur duyacağı bir Türk Deniz Kuvvetleri bırakmıştır.
Bugün Türk Deniz Kuvvetlerinin rotası, ATATÜRKün çizmiş olduğu çağdaş ve aydınlık yoldur.
VOLEYBOLDA PARMAK PAS TEKNİĞİ
Voleybolda topun istenilen noktaya ellerin ve kolların yardımı ile parmakların ve tüm vücudun harekete katılımı sağlanarak yapılan bir vuruş tekniğidir.
PARMAK PAS TEKNİĞİ
Ayaklar için iki pozisyon vardır. Bir ayağın ileride olması . Diğeri ayakların yan yana olması. Birinci pozisyon, kısa yürüyüş adımına benzer. Ayaklar omuz genişliği kadar açık ve arkada ki ayağın topuğu kalkıktır.
Ayakların yan yana olduğu pozisyonda, iki ayakta hedefe 90 derece açı yapacak kadar bükülür. Ayaklar birbirine yakın ve yere düzgün basarak durur. Ayak uçları hedefe dönüktür.
Tek ayağın önde olması genelde daha çok kullanılır. Ağırlığın büyük bir kısmı ön ayakta olur. Dizlerini hafifçe büker ve sonra topu yukarı doğru iterken bacaklarını doğrultur.
Ayakların yan yana olması pozisyonu ise ayrı bir güç verir. Ağırlık iki ayağa dağılmıştır.
Sırt düz ve diktir. Baş yukarıya doğru kalkık ve topu izler pozisyondadır. Kollar pas atışında elleri iter. Dirsekler tamamen geniş ve hazırdır.
Pas da bilekler bir yay gibi çalışır. Top bilekleri ittiği zaman bilekler bükülür. Bilekler topla temas anında sert olmamalıdır. Sert bilek bükülmeyi önler. Eller açıktır. Eller bir kase gibi parmaklarda kıvrıktır. Parmaklar yumuşak bir bekleyişte olmalıdır. Gergin parmaklar kolayca esnemez. Alından ellerin uzaklığı 15 cm ileridedir. İşaret parmakları yaklaşık bir çizgi üzerinde imiş gibidir. Vuruş anında kolların ileriye uzanmasıyla birlikte bacaklar da dizlerden doğrularak harekete katılırlar.
Parmak pası sınıflandırmak gerekirse birden fazla sınıflandırma yapılabilir:
1. TOPUN KATETTİĞİ MESAFEYE GÖRE
- Uzun pas
- Yakın pas
2. TOPUN HAVADA ÇİZDİĞİ YÖRÜNGEYE GÖRE
- Yüksek pas
- Orta yüksek pas
- Alçak pas
- Kısa pas
3. TOPUN GÖNDERİLDİĞİ İSTİKAMETE GÖRE
- Öne pas
- Geriye pas
- Yana pas
4. YAPILIŞ ŞEKİLLERİNE GÖRE
- Durarak
- Hareket halinde pas
- Hareketten sonra pas
- Sıçrayarak
Parmak pasta yapılan hataları:
- Topun altına dengeli olarak yerleşmemek,
- Dizleri hafif bükerek vücuda yumuşaklılık vermemek,
- Topu parmaklarla almayıp avuçlara oturtmak,
- Topu parmaklardan çıkardığı anda kollarla atış yönünde bir uzanma yapmamak.
Geri Pas :Oyuncu tamamen öne pas atar gibi topu karşılar. Topla aynı yerde alnının önünde buluşur. Uzanma ve topu sıkıştırması öne pas gibidir. Fakat geri pas sırasında topu başının gerisine çabuk iter. Omuzlar kollarıyla birlikte geriye hareket eder, kalçasını öne iter.
Sıçrayarak Pas :
Şu amaçlar için yapılır :
- Arkadaşından gelen manşet file üstünden rakip sahaya gidiyorsa, topu takımına kazandırmak için,
- Hareketi hızlandırmak için. Top alçalmadan önce pasını atmak için,
- Pasörün ön pozisyonda olduğu durumlarda, ikinci dokunuş için sıçrar pas atar, veya hücum eder.
Pasör sıçrayarak pas attığında, pasa iki farklılık getirir;
Sıçrama ile normal pas arasında bir zamanlama farkı vardır.
Sıçradığında pas atanın daha az gücü vardır. İtişi yerdeki gibi kuvvetli yapamaz.